• Samsun
  • Son Güncelleme 03:01
Deprem sonrası psikolojik süreç Görseli
SAĞLIK

Bu gönderiyi paylaşabilirsiniz!

Ülkemizi derinden sarsan 10 ilde etkisini gösteren Kahramanmaraş merkezli depremin ardından depremzedelerde çeşitli sağlık sorunlarının yanı sıra psikolojik sorunlarında çok fazla olacağını söyleyen Psikiyatrist - Psikoterapist Prof. Dr. Hatice Güz, bunları önlemek için neler yapılması konusunda açıklamalarda bulundu.

“Duygularınızı, üzüntünüzü bastırmaya çalışmayın”

Prof. Dr. Güz; “Öncelikle debriefing dediğimiz bilgilendirme yapılmalıdır. Kişiler yaşadıkları olay karşısında verilebilecekleri  tepkileri bilirler ise daha kolay başa çıkarlar. Bunu yapmada grup olarak yapmak daha faydalı bulunmuştur. Deprem sonrası aşırı korku, ne yaptığınızı nerede olduğunuzu bilememe, kafa karışıklığı, düşünmeden otomatikleşmiş şekilde hareket etme, duygularınızı hissedememe, tepki verememe,  öfke, isyan ve başkalarını suçlama gibi belirtiler olabileceğini kişiler bilmelidir. Deprem olayını sürekli tekrar yaşıyor gibi hissetme,  deprem anlarını tekrar tekrar hatırlama, yaşananlarla ilgili rüyalar ya da gündüz düşleri görme, olay sanki yeniden oluyormuş gibi hissetme, geleceği  kalmadığı duygusuna kapılma bir süre görülebilir. Hatta yakınları öldüğü için kendini suçlu hisseden bireylerde olabileceği unutulmamalıdır. Kaygı ve buna bağlı sık soluma, çarpıntı, nefes almakta güçlük gibi belirtiler ortaya çıkabilir, bunlar kişinin kendisi tehlike altında hissettiğinde meydana gelen olağan belirtilerdir. Kaygı insanı çıldırtmaz ancak çıldıracakmış, ölecekmiş gibi hissettirir. Yaşadığınız olaylardan dolayı kendinizi tehlike altında hissettiğinizde bedeninizde de çarpıntı, nefes darlığı, bulantı, titreme, göğsünüzde baskı hissi gibi belirtilerin ortaya çıkması doğaldır. Kaygınız azaldığında bu belirtiler kendiliğinden ortadan kaybolacaktır.  Yaşadığınız olayı sizi dinleyebilecek bir yakınınızla konuşmaktan kaçınmayın. Arkadaşlar, aile, komşularla olan olumlu ve destekleyici ilişkilerinizi sürdürün. Sosyal destek kişilerin ruhsal travma sonrası etkilenmeleri üzerinde iyileştirici etkiye sahiptir. Duygularınızı, üzüntünüzü bastırmaya çalışmayın. Bu olayla ilgili duygu ve düşüncelerinizi sizi dinleyebilecek olan çevrenizdekiler ile paylaşın.  Çok yoğun endişe hissediyorsanız nefes egzersizleri, gevşeme egzersizleri  yapabilirsiniz. Yas, depresif bozukluklar, akut stres bozuklukları ve travma sonrası stres bozuklukları deprem sonrası artacağı gibi diğer tüm rahatsızlıkları da psikoz gibi tetikleyecek veya ilaç tedavi programında olacak aksamalara bağlı ruhsal hastalıklar da artacaktır. Bu nedenle ruh sağlığı uzmanlarınızdan yardım almayı ihmal etmeyiniz” dedi.

 

Prof. Dr. Güz aynı zamanda çocuklar için de ayrı bir parantez açtı. Bu süreçte yakınlarını kaybeden ve enkaz altından çıkarılmış çocuklara nasıl yaklaşılması gerektiğini açıkladı.

“Deprem sırasında ve sonrasında duyduklarını, gördüklerini ve yaşadıklarını anlatması konusunda cesaret verin”

Prof. Dr. Güz; “İnsanın çocukta dâhil en temel ihtiyaçlarından biri güven hissidir. Bu çocuklara kendilerinin ve sizin güvende olduğunu hissetmek gerekir. Mümkünse ebeveynlerinin veya tanıdıklarının yanında olmalı, beslenme, barınma, ilgi gereksinimlerini doğrudan aile tarafından karşılanmalıdır. Çocuklarınıza yardımcı olabilmenizin ilk koşulu sizin, elinizden geldiği kadar sakin, güven verici, tutarlı bir tutum içinde olmanızdır. Çocuklarınızın sizin yakınlığınıza her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu unutmayın, bedensel yakınlığı, elini tutmayı, sarılmayı mutlaka yapmalısınız.  Deprem sırasında ve sonrasında duyduklarını, gördüklerini ve yaşadıklarını anlatması konusunda cesaret verin. Mümkün olduğunca normal yaşama dönmeye çalışın, sorumluluk vermek gibi.” dedi.

 

 

0 Yorum

Yorum Yap