İki binli yılların başlarında henüz genç ve çömez öğreticiler olarak büyüklerimizin katkılarıyla Samsun’a davet etmiştik kendisini. Davetimizi nezaketle kabul etmiş kendisinden önce ilk kez bizim talebeler için yazdığını söylediği “minifesto”yu göndermişti. İlk çocuk kulübümüzün ilk programında kürsüye çıkıp konuştu. Kısa ve manidar konuşmasını elindeki balonu iğne ile patlatarak bitirdi. Son cümlesinin ardından bu final çok sarsıcı olmuştu diye hatırlıyorum. Büyüklerin yönettiğini iddia ettiği dünyanın haline dair gönderme yapmıştı, büyük lafların hava boşluğunda kaybolup gideceğini göstermişti balon örneği ile. Program sonrası mütevazı mekanımız Kültürevi’ne gelmiş, çocuklarla samimi bir ortamda vakit geçirmişti. Sonra muhabbete Ebabil Kitabevi’nde devam etmiş, kitaplarını imzalatıp vay canına demiştik. Program biter bitmez gider sanmıştık ancak çocukların Amasya gezisine de katılarak onlarla sağlam bir bağ kurmayı tercih etti.
O günden beri çömezliği biraz attık, halihazırda her kademeden talebemizle vay canına demeye devam ediyoruz. Yeni dönem yaz okulu öğretim programı için hayal bilgisi dersinde, masal saatinde, tefekkürde, görsel okumada içeriklerde hep Mevlana İdris üstadımızın katkıları olacak. Zira farklı açılardan bakabilen, herkes aynı yöne giderken bir de şu taraf var diyen isimleri önemsiyoruz.
Düşünce ve hayal dünyamıza katkılarından bahsetmişken bir güzel hatıraya değinmeden geçmeyelim. Ki unuttuklarımızı hatırlayalım, hatırda tutalım. Davamızın cömertleri, nezaket sahipleri, vefalıları olalım.
İstanbul’da televizyon haberciliği günlerimizden birisinde bir galaya katıldık, ilk defa böyle bir ortama katılan masum Anadolu çocuğuna yardımcı olması vefanın Müslümanın hayatındaki ehemmiyetine vurgu yapan cinstendi.
Bir masal yazmıştı vaktiyle. Her döneme hitap eden sancılarımıza işaret ediyordu, nasıl da haklı, nasıl da can yakan cümleler:
Teknolojinin o yok edici
O gri gölgesi düşmüştü yüzlere
Yenilmişti yüzümüz
Ve görüntü aynıydı bütün aynalarda
Her şey çok açıktı
Herkes kimsesiz
Herkes bir şeyin yoksuluydu
Hepimiz aynı anda yenilmiştik
Ve şarkılarımız kederliydi
Yanlış bir zamanda mı yaşıyordum
Çekip gitse mi idim
Ne yanlış bir zamanda yaşıyordum
Ne de çekip gidecek bir yer vardı
Her yer aynıydı, kaldım
Sürekli çağıran ve ayırım yapmayan toprak
Nasıl olsa beni de çağıracaktı.”
O çağrıya tabi oldu, bizler sıramızı bekliyoruz. Kimin hayatında anlamlı bir iz bıraktı ise kulluk defterini açık bıraktıran salih ameli olsun her biri. Mevlana İdris’i Selâm çocuk kulübümüze davet etmeyi düşünüyorduk, nasip olmadı. Birazdan Selâm minik kulübünün veda pikniğini yapacağız. Giderken “hayat bir kurabiye” şiirini de götüreyim de tanışsınlar vesselâm.
“Allah’ın gülleri yakamızı bırakmasın.”
Mutafa Öner, 07.06.2022 23:01
Sessiz ve fakat çok şey söyleyen, dingin ve fakat çağlayan yüreği ile uzaklarda ve fakat çok yakın bir dost. Rahmet, mağfiret dilerim.