• Samsun
  • Son Güncelleme 22:47
Prof. Dr. Koray KARABEKİROĞLU Görseli

Prof. Dr. Koray KARABEKİROĞLU

Köşe Yazarı

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi

Diğer Köşe Yazıları

Bu gönderiyi paylaşabilirsiniz!

Otizmde ve Dikkat Eksikliğinde Damgalama

Prof. Dr. Koray KARABEKİROĞLU

Damgalama (stigma) bir bireyin "normal" çoğunluktan farklı bir özelliğe sahip olması nedeniyle sosyal onaydan dışlanması olarak tanımlanabilir. Bu farklılık toplum içinde ayrımcılık yaşamasına yol açabilmektedir. Ayrımcılık ise bir bireyin sahip olduğu özellik (örneğin, dini, ırkı, politik görüşü, cinsel tercihi vb) nedeniyle toplumun diğer bireyleri tarafından olumsuz davranışlara, küçük düşürülme veya dışlanmayla karşılaşmaları olarak tanımlanır. Damgalama ve ayrımcılık neredeyse tüm psikiyatri hastalarının karşı karşıya kaldıkları en önemli sorunlar arasında yer alır.

 

Olumsuz yaklaşımlar hastayı önemli bir stres altına sokar ve tedavi sürecini ve kişinin yaşam kalitesini oldukça kötü yönde etkileyebilir. Ayrıca damgalamanın içselleştirilmesi kişinin kendi kendini de damgalamasına ve bireysel hedeflerini küçültmesine ve tedavi sürecine odaklanmalarını azaltmasına yol açabilir (Corrigan 2006).

 

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) dikkatsizlik, hiperaktivite ve dürtüsellik yakınmalarının bulunduğu ve çocukluk çağı psikiyatrik bozuklukları arasında en sık tanı konan bozukluktur. Özellikle basında DEHB'nin oluşum nedenleri ve tedavi yöntemleriyle ilgili yanlış yönlendirmeler sıkça görülmeye başlamıştır.  Son yıllarda pek çok anababanın ya da öğretmenin "davranış bozukluğu olan" ya da "yaramaz" ifadeleri yerine "hiperaktif" sözcüğünü kullanmaya başladığı görülmektedir. Ancak günümüzde çok sayıda okul DEHB tanısı konan çocukları okula kabul etmemek için çaba göstermektedir. Pek çok anababa da damgalama ve ayrımcılık korkusuyla çocuklarında DEHB tanısı varlığını gizleme eğiliminde olmaktadır.

 

Öte yandan, nispeten çocukluk çağında sık görülen bir diğer psikiyatrik bozukluk olan otizm sosyal etkileşim ve dil gelişiminde belirgin sorunların olduğu bir bozukluktur. Toplumda otizm hakkında bilgi düzeyi oldukça düşüktür ve çoğu zaman zekâ geriliği ile eş tutulmakta ve tedavisi olmayan bir hastalık olarak görülmektedir. Basında alternatif tedavi yöntemleriyle ilgili çok sayıda yanlış yönlendirici haber yer almaktadır.

 

Bizim yaptığımız geniş örneklemli bir çalışmada, Türkiye'nin farklı coğrafi bölgelerdeki yedi üniversite hastanesi çocuk psikiyatrisi kliniğine gelen hastaların anababaları ve öğretmenleri çalışmaya alınmıştır. Anababalar (n:666) ve öğretmenler (n:453) “damgalama”yı incelemek üzere yazarlar tarafından hazırlanan DEHB ve Otizmle ilgili Anketleri doldurmuşlardır. Ayrıca bir yıllık basın incelemesi yapılmıştır.

 

Yaklaşık bir yıllık dönemde yapılan yazılı basın taramasında "ruh sağlığı" ile ilişkili 2364 makaleye ulaşılmıştır. Bunların 643'nün çocuk ve ergen ruh sağlığı ile ilgili olduğu görülmüştür. Otuziki makale DEHB, 18 makale ise otizm ile doğrudan ilişkilidir. DEHB ile ilişkili makaleler arasında 19/32'si (%59.3) "bilimsel temelli ve bilgilendirici" (ör, bir makalede DEHB "işlevselliğin tüm alanlarını olumsuz yönde etkileyebilen nörobiyolojik bir bozukluk" olarak tanımlanmakta ve ayrıntılı bilgilendirmeye yer verilmektedir.); 5/32'si (%15.6) "yanlış yönlendirici" (ör, bir makalede "davranım bozukluğu olan çocuklar günümüzde doktorlar tarafından DEHB diye adlandırılmaktadır" ifadesi yer almaktadır); 9/32'si (%28.1) "damgalamayı artırıcı" (ör, bir makalenin başlığında "hiperaktif Ege balkondan atladı" göze çarpar.); 8/32'si (%25) ise "damgalamayı azaltıcı" (ör, DEHB ile ilgili bir haberde "çocuğunuzu tembellikle suçlamayın" başlığı kullanılmıştır) olarak değerlendirilmiştir.

 

Otizmle ilişkili makaleler arasında 10/18'i (%55.5) "bilimsel temelli ve bilgilendirici" (ör, bir makalede

otizmin tanı ölçütleri ayrıntılı olarak yer almıştır); 5/18'i (%27.7) "yanlış yönlendirici" (ör, bir makalede aşıların otizme yol açabileceği vurgulanmıştır); 3/18'i (%16.6) "damgalamayı artırıcı" (ör, bir makalede "aramızdaki yağmur çocuklara dikkat edin" başlığı kullanılmıştır); 4/18'i ise (%22.2) "damgalamayı azaltıcı" (ör, bir makalede "otizm bir engel değildir, düzelebilir" başlığı kullanılmıştır) olarak değerlendirilmiştir.

 

DEHB ve Otizmle ilgili anket sonuçları ele alındığında ise, anababalarla karşılaştırıldığında öğretmenler arasında DEHB ve/veya otizm hakkında daha önceden bilgi sahibi olduğunu belirtenlerin

oranı anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur. Ancak, hem DEHB hem de otizm için öğretmenlerdeki damgalama düzeyinin anlamlı olarak daha daha yüksek olduğu görülmüştür. Benzer şekilde, otizme ilişkin yanlış değerlendirme düzeyi de öğretmenler arasında anababalara göre daha yüksektir.

 

DEHB hakkında temel değerlendirmelerin dağılımı açısından anne ve babalar arasında anlamlı farklılık

gözlenmiştir (p<.001). Annelerin önemli bir kısmı (%45.8) DEHB'nin beyin ve genler nedeniyle oluşan bir bozukluk olduğunu işaretlerken, babaların önemli bir kısmı (%34.1) DEHB'nin yüksek zekâya bağlı olarak gelişen bir bozukluk olduğunu belirtmişlerdir. Ancak, yanlış değerlendirme ve damgalama düzeyleri anne ve babalar arasında anlamlı bir fark ortaya koymamaktadır (p>.05). Izmir'de anababaların önemli bir bölümü (%57.9) bilgi kaynağının bir tıp doktoru olduğunu belirtirken, Malatya'da anababaların sadece %11.8'i bir doktor tarafından bilgi edindiğini belirtmiştir. Izmir (%60) ve Ankara'da (%59.3) anababaların önemli bir kısmı DEHB'nin beyin ya da genlerle ilişkili bir bozukluk olduğunu belirtirken, Malatya'da önemli bir çoğunluk (%80.4) yüksek zekâdan kaynaklanan bir bozukluk olduğunu işaretlemişlerdir.

 

Eğitim düzeyi ile otizm ile ilişkili yanlış değerlendirme ve damgalama düzeyi arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Otizme ilişkin damgalama düzeylerinin coğrafi bölgeler arasındaki farkı incelendiğinde genel bir fark olduğu görülmüştür (p<.001). Özellikle Malatya'da damgalama düzeyi yüksek bulunurken, Izmir'de en düşük düzey gözlenmiştir.

 

Bu çalışmada dikkatimizi çeken noktalardan bir diğeri de öğretmenlerin (%23.2) ve anabaların (%28.4) oldukça önemli bir bölümünün DEHB'yi yüksek zekâ ile ilişkili olarak değerlendirmesidir. Öğretmenlerin 1/3'ü aşırı şeker tüketiminin DEHB'ye neden olduğunu belirtmiştir. Bu çalışmada da bizim çalışmamıza benzer olarak en temel bilgi kaynağı olarak televizyon belirtilmiştir. Öğretmenler arasında bilgi düzeyini araştıran bir diğer çalışmada da (Jerome ve ark. 1999), öğretmenlerin %82'si "DEHB'nin ilaçla tedavi edilebilen bir bozukluk olduğu" seçeneğini "yanlış" olarak işaretlemiştir. Bizim

çalışmamızda da, hem öğretmenler hem de anababalar DEHB için öngörülen tedaviler arasında en az ilaç tedavisini işaretlemişlerdir. Ilaçların çok ciddi yan etkileri olduklarını düşündüklerini ifade etmişler, tedavi ile de olsa DEHB'nin tümüyle düzelmeyeceğini, bu çocukların ayrı sınıflarda okutulması gerektiğini belitmişlerdir. Bu bulgular özellikle DEHB tedavisi konusunda özellikle öğretmenler arasında oldukça yanlış bilgilenme düzeyninin yüksek olduğunu ve özellikle de ilaç tedavisinin damgalandığını göstermektedir.

 

Bu çalışma Türkiye'de DEHB ve otizme ilişkin pek çok yanlış değerlendirmenin yaygın olarak görülebildiğini göstermiştir. Yetersiz ya da yanlış yönlendirici kaynaklardan elde edilen bilginin de damgalamayı artırıcı olabildiği saptanmıştır. Yanlış bilgilenme ve damgalamanın DEHB ve otizm tanılı bireyleri ve anababalarını olumsuz yönde etkileyeceği ve aynı zamanda tedavi sürecini de engelleyebileceği açıktır. Oldukça yaygın görülen ve yaşamın hemen her alanını etkileyebilen, yaşam boyu olumsuz etkileri sürebilen bu bozuklukların tedavisinde özellikle öğretmenlerin rolü büyüktür. Bu alanda doğru bilgilendirme ve damgalamayı azaltma yönünde yapılacak çalışmaların önemi açıktır.

 

Yeni bir yazıda buluşmak üzere.

Sıhhat ve muhabbetle…

 

Kaynaklar

  • Bussing R, Gary FA, Mills TL ve ark. (2003) Parental explanatory models of ADHD: gender and cultural variations. Soc Psychiatry Psychiatric Epidemiol, 38: 563-575.
  • Corrigan PW, Watson AC, Gracia G ve ark. (2005) Newspaper stories as measures of structural stigma. Psychiatric Serv, 56(5):551-556.
  • Karabekiroglu, K., N. Cakin-Memik, O. Ozcan-Ozel, F. Toros, D. Oztop, B. Ozbaran, E. Çengel-Kültür, S. Akbas, G. N. Tasdemir, M. Ayaz, C. Aydin, T. Bildik, S. Erermis ve A. K. Yaman, “DEHB ve Otizm ile İlgili Bilgi Düzeyleri ve Damgalama: Sınıf Öğretmenleri ve Anababalarla Çok Merkezli Bir Çalışma” Klinik Psikiyatri Dergisi 12, 79-89 (2009)
  • Stout PA, Villegas J, Jennings NA (2004) Images of mental illness in the media: identifying gaps in the research. Schizophr Bull, 30(3):543-561.

0 Yorum

Yorum Yap