• Samsun
  • Son Güncelleme 13:42
Gülşah DEMİR Görseli

Gülşah DEMİR

Köşe Yazarı

Sosyolog - Yazar

Diğer Köşe Yazıları

Bu gönderiyi paylaşabilirsiniz!

Her iki haftada bir olduğu gibi bu hafta da yazımı merak edip gelenlere öncelikle hoş geldiniz demek istiyorum. Bu hafta size dikkatinizi çekmek istediğim bir konuyu anlatacağım. Bu günlerde bu hissiyat içerisindeyim. Sizinle de paylaşmak istedim.

“Bir şeyin değerini kaybettiğinde anlarsın” sözünü duymuşsunuzdur. Neler oluyor bize… Kaybetmeden neden anlayamıyoruz bir şeylerin değerini.

Bir süre önce insanlar birçok şeyini kaybetti. Düşünün bir her gün gördüğünüz bir yüzü ertesi gün, sonraki gün, bir sonraki gün ve diğer günler bir daha hiç göremeyeceğinizi…

Onları gerçekten anlıyor muyuz? Üzülüyoruz, evet. Üzüldüğümüzü söylüyoruz, evet. Ama gerçekten hissedebiliyor muyuz?

Kaybetmek, bir şeyi yitirmek… Yani daha önce elinizde olan bir şeyden yoksun olmak...

Peki geleceğimiz esas nokta şu. Bir şeyleri kaybetmeden değerini anlasak…  Şu an hayatınızda var olan canlı ve cansız tüm varlıkları; soyut ve somut her duyumu düşünün. Bir de durup olmadıklarını düşünün.

Üstünüzdeki kazağın, ayağınızdaki ayakkabının, elinizdeki telefonun olmadığını… Hayır, hayır… Bir de sevdiklerinizin olmadığını düşünün. Her gün gördüğünüz yüzleri bir daha hiç göremeyeceğinizi…

Öpüp kokladığınız çocuğunuzun, yanına sokulduğunuz annenizin, sizin için nelerini feda etmeyecek olan babanızın, her gün kavga etseniz de ayrılamayacağınız kardeşinizin olmadığını düşünün.

Size dair, size ait hiçbir şeyin artık var olmadığını… Geçmişinize ait somut şeylerin kaybolup gittiğini, geleceğinizin de belirsiz olduğunu bir düşünün.

Bunları düşününce içinize bir ağırlık çöküyorsa durun. Niyetim asla sizi üzmek değil. Durun ve elinizde olanları fark edin. Ne çok şeye sahip olduğunuzu…

Daha fazla sahip çıkın hepsine. Daha çok değer verin. Her anınızın kıymetini daha çok bilin.

Kavga etmeyi bırakın birbirinizle… Durun ve anlayın… Kötü söylemleri, incitici cümleleri, kırmayı ve kızmayı bırakın.

Kaybediyoruz. Bir şeyleri illa ki kaybediyoruz.

İçtiğiniz çayın, giydiğiniz kıyafetin, kafanızı çevirdiğinizde gördüğünüz yüzlerin, aldığınız nefesin… Her birinin size emanet olduğunu unutmayın.

Halen yapabiliyorken bir şeyler yapın

Mutlu olmak elinizdeyken, gülün.

Kırdığınız kalpleri düzeltme şansınız varken düzeltin.

Sevdiğinizi söyleyecek nefesiniz varken söyleyin.

Sarılabilecek birileri hala varken sarılın.

Koklayacak çiçekler hala açıyorken,

Dinleyecek güzel müzikler hala duyuluyorken,

Yaşanabilecek bir dünya hala varken yaşayın.

Sevin, sevilin, koşun, oynayın, dans edin, şarkı söyleyin, mutlu olun ve mutlu edin, bir kedi sahiplenin, bir köpeğin başını okşayın, derin bir nefes alın ve şükredin…

0 Yorum

Yorum Yap