"Sonuç, İsrail ve destekçilerinin yalnızlığını ortaya koydu"
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 121 evet oyuyla kabul edilen karar ise İsrail ve destekçilerinin ne kadar yalnız olduklarını göstermiştir. Dünyanın dört bir köşesinde İsrail'in katliamlarına karşı yükselen sesleri insanlık açısından ümitvâr buluyoruz. İsrail destekçisi yönetimlerin bu çığlığa kulak vermesini bekliyoruz. İslam dünyası bu sefer diğer krizlerden farklı olarak daha birlik ve beraberlik içinde bir duruş sergilemiştir.
"İstanbul'da düzenlenecek toplantıya dair hazırlıklarımız devam ediyor"
Bizim gibi çatışmaların durması ve insani yardımların bölgeye ulaştırılması için gayret gösteren diğer ülkeleri de burada özellikle tebrik ediyorum. Mısırlı kardeşlerimizle işbirliği içinde Gazze'ye ulaştırılmak üzere 10 uçak dolusu insani yardım malzemesini El Ariş Havalimanı'na sevk ettik. Dün toplam 666 ton insani yardım malzemesi taşıyan sivil gemimiz yola çıktı inşallah bugün El Ariş Limanı'na varmış olacak. Kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere yaralıların tedavileri ile ilgili çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. 15 Kasım tarihinde eşimin himayesinde devlet ve hükümet başkanlarının eşlerinin katılımı ile İstanbul'da düzenlenecek toplantıya dair hazırlıklarımız devam ediyor.
"İnsani yardımlar kesintisiz ve sürekli olarak gerçekleştirilmelidir"
Gelinen aşamada birinci önceliğimiz ateşkesin sağlanması ve insani yardımların kesintisiz şekilde ulaştırılmasıdır. Acil olan bir kaç saatlik fasıla değil kalıcı ateşkestir. Birleşmiş Milletler Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, İsrail saldırılarına 4 saat ara verme kararının alaycı ve zalimce olduğunu ifade ediyor. Biz de söz konusu karara aynı şekilde yaklaşıyoruz. Ayrıca insani yardımlar kesintisiz ve sürekli olarak gerçekleştirilmelidir. Hastaneler başta olmak üzere acil ihtiyaç içindeki yerlere akaryakıt ulaştırılması hayati önemdedir. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi Sözcüsü yardım tırlarının ulaştırılmadığı Gazze'nin kuzeyini cehenneme benzetmektedir.
"Nükleer bombalar varsa bunlar mutlaka ortaya çıkarılmalıdır"
Tüm teşkilat üyesi ülkeler Mısırlı kardeşlerimize gereken desteği vererek Refah Sınır Kapısı'nın sürekli açık tutulmasını sağlamalıdır. İsrail'in işlediği savaş ve insanlık suçlarının hesabının hukuk önünde sorulması için de gayret göstermeliyiz. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından bunlar incelenmeli, sorumlular hakkında gerekli işlemler başlatılmalıdır. Aynı şekilde İsrailli bakanlar tarafından varlığı ikrar edilen nükleer silahlar meselesi araştırılmalı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın denetiminden kaçırılan nükleer bombalar varsa bunlar mutlaka ortaya çıkarılmalıdır. Sadece bölgemizin değil tüm insanlığın bekasını tehdit etme potansiyeline sahip böyle bir konunun geçiştirilmesine izin verilmemelidir.
"İsrail yönetimi yol açtığı tahribatı tazmin etmek mecburiyetindedir"
Bir diğer kritik mesele tazminat konusudur. İsrail'i her seferinde daha pervasızlaştıran faktör katlettiği topraklarını işgal ettiği, yaktığı, yıktığı, zulmettiği insanlara zararı tazmin etmemesidir. Batının şımarık çocuğu gibi davranan İsrail yönetimi yol açtığı tahribatı tazmin etmek mecburiyetindedir. Bu gerçekleşene kadar İslam dünyası olarak Filistinli kardeşlerimizi elbette sahipsiz ve çaresiz bırakamayız. Gazze'nin yeniden ayağa kaldırılması için İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde bir fon kurulması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye olarak Gazze'nin inşa ve ihyasına her türlü desteği vermekten imtina etmeyeceğimizin bilinmesini isterim.
Bu krizi Filistin meselesine kalıcı çözümün vasatı haline getirmemiz önem arz ediyor. Filistin meselesi görmezden gelindikçe bölgede normalleşme çabaları akim kalmaya mahkumdur. Soruna kalıcı çözümün yolu ise temel sebepleri ortadan kaldırmaktan geçiyor. Bu da ancak 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti'nin kurulması ile mümkündür.
0 Yorum