• Samsun
  • Son Güncelleme 02:39

Bu gönderiyi paylaşabilirsiniz!

Yaşam koşulları gereği olarak çeşitli kentlerde yaşamak zorunda kalan insanların gittiği yerlere uyum sağlaması ve belli bir alt yapı oluşturması oldukça uzun zaman almakta, o kentle hemhal olması ise bazen olanaksız olabilmektedir. Bir kentle hemhal olmak ona bir şeyler katmak veya onda bir şeyleri yaşamak ve paylaşmakla ancak mümkündür. Aksi halde salt bir biyolojik varlık olarak asalak gibi kent üzerinde yaşamak, onun çeşitli kültürel, sosyal ve siyasal değerlerini sömürmek veya kullanmak insanlık olgusu ile açıklanamayacak ve bağdaşmayacak bir gerçekliktir. Özellikle çocukluğumuzun geçtiği ve geleceğimizin şekillendiği kent ve mahallelerdeki yaşam da aynı değerlendirme kapsamındadır.

Doğup büyüdüğüm, çocukluğumun geçtiği Kökçüoğlu Mahallesi bu anlamda değerlendirdiğimde yaşamımda önemli yeri olan, bana bugünkü kimliğimin kazanılmasında önemli düzeyde katkılar sağlayan, geçmişe baktığımda anılarımı yaşadığım mahalledir. Hiçbir mahalle onun kadar değerli değildir. Hatta Samsundaki diğer mahalleler Kökçüoğlunun doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyinde veya yakınında, uzağında diye sınıflandırılmaktadır. Bu mahallede eski adı Tevfik Fikret Sokağı olan şimdiki adı Oruçbey Caddesi olan kısmı da bu mahallenin can damarıdır. 1950 yılına kadar Toraman Tepenin eteklerinden başlayıp Oruçbey Caddesine kadar yoğun bir şekilde tütün, mısır, buğday tarımının yapıldığı Kökçüoğlunda yerleşim 1950 yılından sonra hız kazanmış, aldığı göçlere bağlı olarak yapılaşma artmış, zaman içerisinde şimdiki halini almıştır. Eski yapılaşma olmadığı için herhangi bir tarihi eser bulunmamaktadır. Ağırlıklı olarak Trabzon’dan göç eden insanların yerleştiği mahallede ilk zamanlar Trabzon kültürü ağırlıklı bir yapılanma oluşmuş, her evin bahçesinde mısır, tütün, lahana yetiştiriciliği yanında her evde evin geçimini de sağlayacak kadar sığır yetiştiriciliği yapılmıştır. Ancak gelinen süreçte gerek demografik yapı gerekse yaşam şeklinde önemli değişiklikler olarak şimdiki halini almıştır.

Civarda bulunan kuyulardan sağlanan su ile gereksinimlerini gideren halk, 1968 yılında ilk defa belediye tarafından sağlanan su ile tanışmıştır. O günlerden kalma, halkın su gereksinimini gideren kuyunun biri Kavaklı Sokakta bulunmakta ve sahibi de Kuyucu Nebahat olarak tanınmaktadır. Belli bir döneme kadar burada yaşayan çocukların hemen hemen tamamı Emrullah Efendi İlkokulunda eğitim yaşamına adım atmıştır.

İnsanların lakaplarıyla veya yaptıkları işlerle tanındığı dönemlerde İcra Memuru Mehmet, Tahsildar Ahmet, Sami Çavuş, Karasakal Hasan, Temel Hoca, Uzun Kemal, Yorgancı Osman, Terzi Yılmaz, Bakkal Ahmet bu mahallede yaşamıştır. Tabi ki babam Pala Hamit. Burada ilk araba, ilk telefon sahibi olan kişi Rahmetli Adil Sonkaya idi. Annem ve babam bu mahallede tanışarak uzun yıllar süren aşklarını yaşamışlardır.

Bir zamanlar sık sık sular kesildiği zaman Meydan Çeşmesi ve su deposu önünde bulunan çeşmeden tüm mahalle su taşırdı. O zamanlarda mumbar dolması yapmak için barsak ve çorba için alınan işkembeler bu çeşmelerde temizlenirdi, evlerde ziyafet çekilirdi. Şimdiki Güven Ekmek Fabrikası olarak bilinen fabrikanın yerinde Akyollar’a ait bir fırın bulunmakta idi ve Samsun pidesi yapıldığı zamanlarda uzun kuyruklar oluşmakta, herkes aldığı numarayı takip ederek kıymalı pidelerini yaptırmakta idi. Ramazan’da iftar öncesinde sıcak pide almak için yapılan yarışmalar esnasında dostlukların pekiştirildiği bir mekândı aynı zamanda.

Mahalledeki en geniş araziler Armutçu ve Akyol ailelerine aitti. Ancak zaman içerisinde arsaları satmak suretiyle farklı ailelerin yerleşimine de olanak tanınmıştır. Atatürk’ü 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıkışında karşılayan Gazilerin Recep Ünlü de mahallemizde yaşamıştır. Gözleri görmemesine rağmen yaşama direnen ve kazanan, hiçbir zaman umutlarını kaybetmeyen ve bu azmiyle herkese örnek olan Rahman Abi tüm Samsun’un tanıdığı bir mahalle sakinimizdir. Uzun yıllar ve halen Eski Postane önünde tartı aleti ile geçimini temin etmektedir.

Oruçbey Caddesi üzerinde bulunan Mahmut Armutçu’ya ait araç tamir atölyesi ise mahallemizdeki pek çok gencin bu mesleği edinmesine ve kendi işyeri açmasına imkan tanıyarak bir okul gibi eleman yetiştirmiştir. Bakkal Ahmet Yıldız her sabah ezan okunmadan dükkânını açar, rızkını arardı. Şimdiki dükkânlar gibi sabah sekizde açtığını hiçbir zaman görmedim. O dükkândan çevreye yayılan TRT sabah programları müziği hala kulaklarımda. Hele bir de seçim dönemi ise alışveriş yaptığınız dönemde Ahmet Abinin siyasal nutuklarını da dinleyebilme şansınız vardı.

İşte Kökçüoğlu Mahallesi, saydığım bu birkaç özelliği ile Samsun’un kalbi olmuştur. Türkiye’nin her neresine gitsem ve oralarda uzun yıllar yaşasam da bu kalp atışını oralarda hissettim ve unutmadım. Zira beni ben yapan tüm değerler ve kişiler buradaydı. Umutlarım, anılarım, sevdiklerim, kısacası yaşamımın bir dönemine ait olan her şey buradaydı ve hala da burada. Kökçüoğlu yoksa Samsun da yoktur. Yokluğu bir tarafa kalbi de yoktur, ölüdür de.

Uzun yıllar sonra tekrar Samsun’a geri geldiğimde beni tekrar buraya bağlayan şeylere kavuşmanın hazzını yaşadım. Hele buraya geldiğimde yeniden kazandıklarım ise bizler için her zaman bu kentte bir takım güzelliklerin saklı olduğunu, önemli olanın bu güzellikleri bulmaya ve yaşamaya bağlı olduğunu bir kere daha gösterdi bana. Bu yüzden Samsun benim için çok değerli olup onun kalbinin attığı yer de Kökçüoğlu Mahallesidir. Her ülkenin, her şehrin, her köyün, her mahallenin kalbinin attığı bir yer vardır. İstediğiniz kadar makam, mevki, rütbe ve para kazanın. Bunların hepsi gelip geçici ve tek başına insanı mutlu eden şeyler değildir. Eğer kalbiniz yoksa ve atmıyorsa ölüden farkınız yoktur. Bu nedenle umutlar, umutsuzluklar, aşklar, dostluklar, düşmanlıklar, sevgiler, geçmiş, anılar nerede yaşanıyorsa kalbinizin attığı yer aslında orasıdır. Bir kente duyulan özlem, orada yaşamanın haz vermesi, uzak olmanın hüzünlendirmesi, bir kentin hep bir yerlerde sizin için bir şeyler ifade ediyor olduğunu göstermektedir. Bu nedenle sorun kendinize: Sizin kalbiniz nerede atıyor acaba…

1 Yorum

  • Mustafa Öner Görseli

    Mustafa Öner, 21.05.2021 12:19

    Bir insan geçmişine dair izleri bu kadar içten ve sahici olarak ancak bu kadar anlatabilirdi. Yarım asırlık bir dönemi yeniden yaşamış gibi hissettim kendimi.

Yorum Yap