SON DAKİKA HABERLERİ
  • Samsun
  • Son Güncelleme 08:37
Bayramda tatlı tüketimine Dikkat Görseli
SAĞLIK

Bu gönderiyi paylaşabilirsiniz!

Kurban Bayramı’nda düzenli ve dengeli beslenme, hastalık risklerinin azalmasında büyük rol oynuyor. Kurban ibadetinin yerine getirilmesinden sonra gelenek hale gelen kahvaltıda kavurma ve yemek sonrası tatlı tüketiminin sindirim ve kalp damar hastalıkları riskini iki kat artırdığına dikkat çeken Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Diyetisyen Nisa Nur Hatip, etin doğru ve sağlıklı tüketimine ilişkin önerilerde bulundu.

 

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nü bitirdikten sonra Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dünya Endokrin Birliği ve Avrupa Diyatetik Federasyonu Derneği gibi kuruluşlardan beslenme konusunda eğitimler alarak branşında uzmanlaşan diyetisyen Nisa Nur Hatip, Kurban Bayramı’nda doğru ve sağlıklı et tüketimine ilişkin bilgi verdi. Samsun Şehir Gazetesi’ne önemli açıklamalarda bulunan diyetisyen Hatip, halk arasında doğru bilinen et ve tatlı tüketim yanlışlıklarını anlattı. Hatip, bayramda beslenmemizde dikkat edilmesi gereken hususlardan bahsetti.

 

SAĞLIKLI VE DOĞRU BESLENMENİN PÜF NOKTALARI NELERDİR?

Diyetisyen Nisa Nur Hatip, başta obezite, kalp, bağırsak ve sinir sistemlerini olumsuz etkileyerek birçok hastalığa neden olan temel faktörün, beslenmede yapılan yanlışlıklar olduğuna dikkat çekerek “En sağlıklı ve doğru tüketim, beslenme gurupları arasında denge sağlanılarak oluşturulmuş öğünlerdir. Harvard Tıp Fakültesinde oluşturulmuş sağlıklı tabak modelini örnek alabiliriz. Burada 4 temel besin grubumuz var. Bunlardan ilki sebzeler ve meyvelerdir, ki genelikle en çok atlanan gruptur.  Diğer grubumuz süt ürünleri, kurubaklagiller, yumurta ve kırmızı-beyaz etleri içerisine alan protein grubudur. Üçüncü grupta tam tahıllar yer almaktadır. Son grup da sağlıklı yağ grubudur. Harvard Tıp fakültesinin önerdiği modelde, yediğimiz öğünü bir tabak olarak düşünüp, tabağın yarısını sebze ve meyvelere ayırmalıyız. Diğer yarısını da yine ikiye bölüp bir kısmına et, yoğurt gibi proteinlerimizi; kalanına da tam tahıllara yer vermeliyiz. Sağlıklı yağları da ufak miktarda aralara serpiştirmeliyiz. Beslenme tarzımızı bu tabak modelindeki gibi oluşturursak, hem bayramları hem de günlük yaşamımızı sağlıklı, huzurlu ve rahat bir şekilde geçirebiliriz” dedi.

KIRMIZI ET SAĞLIĞIMIZI NASIL ETKİLER? FAYDALARI NELERDİR? 

Kırmızı etin, tüketim miktarlarına uyulduğunda mucizevi etkileri olan bir besin olduğunu söyleyen Diyetisyen Nisa Nur Hatip, “En önemlisi vücutta üretilmeyen ve dışarıdan almamız gereken aminoasitlerin çok güzel bir dizilim içinde olduğu kaliteli bir protein kaynağıdır. Kas kütlesinin artmasına yardımcı olur. Vitamin ve mineraller açısından da oldukça zengindir. Kansızlığı önleyip kan yapımına destek olan demir ile son zamanda çok sık duyduğumuz ve bağışıklık sistemimize çok ciddi katkı sağlayan, güçlü bir antioksidan özelliği olan glutatyon içermektedir. Ayrıca içerdiği B12 vitamini protein, yağ ve karbonhidratların vücutta doğru işlenmesi için elzemdir. İçerdiği folik asit, sinir hücrelerinin kılıflarının korunabilmesi ve DNA sentezi için önemlidir. Vücutta 300’e yakın enzimin çalışmasında görev alan çinko açısından en zengin kaynak olup ihtiyacın neredeyse yüzde 50’sini etten karşılayabilmekteyiz. Çocukların kemik gelişimini desteklemesi gibi birçok faydası bulunan kırmızı eti, doğru miktarlarda tüketilmesi şartıyla çocuklar, hamileler gibi beslenmenin ekstra önemli olduğu kişilere de et grubunu öneriyoruz” şeklinde konuştu.


Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Diyetisyen Nisa Nur Hatip

AŞIRI ET TÜKETİMİNİN ZARARLARI NELERDİR?
Diyetisyen Nisa Nur Hatip, etin çok faydası olan bir besin olduğunu ancak fazla tüketildiğinde sağlık açısından riskler de ortaya çıkardığını dile getirerek “Ette doymuş yağ ve sodyum içeriği çok yüksek. Ve maalesef kanser enstitülerinde yapılan son araştırmalara göre fazla kırmızı et tüketimi, başka kolon olmak üzere çeşitli kanser türlerinin ortaya çıkmasına büyük rol oynuyor. Bunun yanında aşırı tüketim, obezite, kardiyovasküler hastalıklar, felç, tip-2 diyabet gibi hastalıkların görülme olasılığını artırıyor. O yüzden et günlük tüketilecekse, avuç içi büyüklüğünü geçmemelidir. Ayrıca fazla protein alımı, vücuttan sıvı ve idrarla çıkan normalden kalsiyum kaybına neden olabilir. Bu da ciddi sorunlarından birisidir. Özellikle yüksek kolesterolü, yüksek tansiyonu ve ailesinde kalp hastalığı öyküsü olanların kırmızı et tüketimine ekstra dikkat etmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.

 

KURBAN ETİNDE NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

Diyetisyen Nisa Nur Hatip sözlerine şöyle devam etti: “Kurban Bayramı, et tüketimi bakımından ağır geçen bir dönemdir. Bu nedenle dikkat etmemiz gereken hususlar söz konusudur. Öncelikle Kurban Bayramı’nda toplum olarak en büyük problemimiz, kurbanı kestikten sonra eti hemen tüketmeyi çok sevmemizdir. Kahvaltıda kurban etinden yapılan kavurmayı tüketmek, doğru bilinen yanlışlardan bir tanesidir. Çünkü kesimden sonra ette ‘Ölüm Katılığı’ dediğimiz durum meydana geliyor. Bu süreçte et çok katı olup sindirimi de zorlaştırıyor. Bağırsak sisteminin korunması, etin yumuşaması ve sindirime uygun hale gelmesi için 24 saat, minimum 12 saat dinlendirilmelidir.”


Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Diyetisyen Nisa Nur Hatip

NASIL SAKLANMALIDIR?

Kurban kesimi sonrasında etin uygun koşullarda saklanmasının önemini de anlatan Diyetisyen Nisa Nur Hatip, “Havaların sıcak olduğu bir dönemde olduğumuz için bakteriyel sıkıntılar yaşabiliriz. Bu nedenle etler, 4 derecenin altında bir sıcaklıkla bekletilmelidir.  İhtiyaca göre küçük parçalara ayrıldıktan sonra, büyüklüğüne göre parça etler -2°C buzlukta birkaç hafta veya -18°C derin dondurucuda yaklaşık 6-12 ay boyunca saklanabilir. Ancak çok uzun süreli saklamalarda et özelliklerini ve besin değerlerini kaybedebilir” diyerek sözlerine şöyle devam etti:

 

 

PİŞİRİLİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

“Etin kendisi maalesef kanserojen bileşikler de içerdiği için hastalık riskini pişirme yöntemine göre artırabilir veya azaltabiliriz. Mümkünse kızartmadan, fırında veya yağsız bir tavada pişirilebilir, sebzelerle birlikte sulu yemeklerle tüketilebilir. En çok yaptığımız yanlışlardan birisi de zaten kendinden yağlı olan etin üzerine kuyruk yağı gibi ekstra doymuş yağ katmaktır. Böylelikle kardiyovasküler sisteme verdiği zararı arttırmış oluyoruz. Mangal yapıyorsak etler, ateşe çok fazla temas etmemeli, et ile ateş arasında 15-20 santim mesafe olmalıdır; aksi taktirde folik asit ve B vitaminlerinin kaybına sebep olacaktır. Bir de eti siyahlaşana kadar pişirerek, ‘Heterosiklik aminler’ dediğimiz sağlığa zararlı mikroorganizmaların oluşmasına sebep oluyoruz. O yüzden buna da dikkat edersek güzel olur.”

ISRARDAN VAZGEÇMELİYİZ?

Diyetisyen Nisa Nur Hatip, bayramlarda sağlık sorunlarının genellikle yemeklerden sonra yapılan ikramlardan kaynaklandığını belirterek “O yüzden aşırı miktarda tatlı tüketmemeye de özen göstermeliyiz. Şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih etmeliyiz. Toplum olarak iyi niyetle yaptığımız ancak büyük sorun yaşamamıza neden olan bir diğer husus ise et veya tatlı tüketiminde ısrarcı olmamızdır. Misafirlerimize ısrar etmeyi çok seviyoruz. Oysa misafirimizin kronik hastalığı, diyebeti olabilir. Israr etme alışkanlığımızı bir kenara bırakabilirsek, beslenme ve sağlıkla ilgili riskleri büyük oranda ortadan kaldırmış oluruz” dedi.

0 Yorum

Yorum Yap